Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu (TCK m. 188)
Uyuşturucu veya uyarıcı madde suçları, Türk Ceza Kanunu (“TCK”) m. 188 ila 191 arasında düzenlenmektedir. Bunlar:
· Uyuşturucu veya uyarıcı madde imali, ithali veya ihracı (TCK m. 188/1),
· Uyuşturucu veya uyarıcı madde satma, satışa arz etme, başkalarına verme, nakletme, sevk etme, depolama, satın alma, kabul etme veya bulundurma (TCK m. 188/3),
· Uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan madde temini (TCK m. 188/7),
· Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (TCK m. 190/1),
· Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını özendirme (TCK m. 190/2)
· Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak (TCK m. 191)
suçlarıdır.
Görüleceği üzere, uyuşturucu madde suçları tedarik ve kullanma suçları olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu çalışmada ise tedarik suçları kapsamındaki TCK m. 188 ile düzenlenen suçlar ele alınacaktır.
Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Kavramı
Uyuşturucu madde ticareti suçlarının konusunu; uyuşturucu veya uyarıcı madde oluşturmaktadır. Bu çerçevede, suçun oluşup oluşmadığına ilişkin yapılacak değerlendirmede ele alınması gereken ilk husus, uyuşturucu ve uyarı madde kavramının kapsamıdır.
TCK’da veya bir başka kanunda uyuşturucu veya uyarıcı maddeler net bir şekilde tanımlanmamış, nelerden ibaret olduğu sınırlayıcı şekilde teker teker gösterilmemiştir. TCK’da yalnızca bazı uyuşturucu madde türlerinin ağırlaştırıcı halle sınırlı olarak sayılması ile yetinilmiştir. Bazı uyuşturucu veya uyarıcı madde türlerinin insan sağlığına zararlarının ve bağımlılık yapıcı etkilerinin yüksekliği dikkate alınarak, suça konu maddelerin eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya baz morfin olması durumunda cezanın yarı oranında artırılması öngörülmüştür.
Kanun’da uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin tek tek sayılması yoluna gidilmemesinin temel nedeni, kanun kapsamında yapılacak sınırlayıcı bir sayımın, hükmün etkin biçimde uygulanmasına engel olabileceğidir. Zira uyuşturucu ve uyarıcı madde kapsamı, gün be gün genişlemekte, her gün yeni sentetik yahut doğal uyuşturucu ve uyarıcı maddeler ortaya çıkmaktadır. Bu anlamda, bu alandaki hızlı gelişmelere kanun değişikliği ile ayak uydurulamayacağı yönünde görüşler mevcuttur. Bu nedenle kanun koyucu, psikotrop madde olarak, uyuşturucu veya uyarıcı etkisi yapan ve kişilerde bağımlılık meydana getiren bütün maddeleri suçun konusu kapsamında değerlendirme yoluna gitmiştir.
Bu noktada, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kapsamı konusunda 1961 tarihli Tek Sözleşmesi ile 2313 ve 3298 sayılı Kanun hükümlerinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Ayrıca 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun’un 19. maddesinde, kanunun 1. maddesinde yazılı uyuşturucu maddeler dışında bilimsel çalışmalar neticesinde uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi belirlenen maddelerin Cumhurbaşkanı Kararıyla ilgili Kanun hükümlerine tabi olacağı düzenlenmiştir. Ancak bu husus, “kanunilik ilkesi” açısından kaygı doğurmaktadır. Zira suç ve cezada kanunilik ilkesi gereğince suçun unsurlarının kanunda açık ve belirli bir şekilde yer alması gerekmektedir. Fikrimizce doğrudan suçun konusunu oluşturan uyuşturucu veya uyarıcı madde kapsamının, Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenmesi “suç ve cezada kanunilik” ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.
Uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti suçlarının oluşması için öncelikle suça konu maddenin uyuşturucu veya uyarıcı madde olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bu noktada Yargıtay’ın istikrarlı içtihadına göre; suç konusu maddelerin uyuşturucu veya uyarıcı madde olup olmadığı veya hangi tür olduğu konusunda Adli Tıp Kurumu’ndan rapor istenmesiyle maddelerin nitelikleri belirlenmeye çalışılmaktadır. Nitekim Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2014/6555 E., 2014/13794 K. sayılı ve 22.12.2014 tarihli kararında “suç konusu tabletin uyuşturucu veya uyarıcı etki yapıp yapmayacağı konusunda ek rapor alınması, sonucuna göre maddî konusunun suçun oluşmasına elverişli olup olmadığının ve buna bağlı olarak sanıkların hukukî durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması” gerektiği yönünde karar vermiştir. (Aynı yönde bkz. Yargıtay 10. CD. 2013/8059 E., 2013/8200 K., 25.09.2013 T.)
TCK m. 188/7’de ise; başlı başına uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmamakla birlikte, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan madde temini ayrı suç olarak düzenlenmiştir. Bu suçun konusunu, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan maddeler oluşturur. Bu suça konu maddeler uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğurmaz. Ancak bu maddelerin ithal ve imalinin resmi makam iznine tabi olması gerekir. Söz konusu Resmi makam 2313 sayılı Kanun uyarıca Sağlık Bakanlığıdır.
Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmali, İthali veya İhracı (TCK m.188/1)
TCK m. 188/1’de uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişinin, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis ve iki bin günden yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmiştir. Bu fıkrada düzenlenen uyuşturucu ticareti suçlarının maddi unsurunu oluşturan fiiller; imal, ithal ve ihraçtır.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal etme, ham maddeyi işleyip mal üretme, yapım anlamlarına gelmektedir. Bu noktada Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2018/1653 E., 2018/2744 K. sayılı ve 07.06.2018 tarihli kararında;
• Başlı başına uyuşturucu veya uyarıcı özelliği bulunmayan maddelerden, kimyasal işlemler sonunda uyuşturucu veya uyarıcı bir maddenin elde edilmesi (Başlı başına uyuşturucu veya uyarıcı niteliği bulunmayan maddelerden, tümüyle sentetik olarak uyuşturucu veya uyarıcı madde elde edilmesi),
• Bir uyuşturucu veya uyarıcı maddenin başka bir uyuşturucu veya uyarıcı maddeye dönüştürülmesi (Morfinin eroine dönüştürülmesi gibi),
• Herhangi bir uyuşturucu veya uyarıcı maddenin damıtma, elektroliz ya da flotasyon gibi yöntemlerle arıtılması (Bir karışım içindeki uyuşturucu veya uyarıcı nitelikteki etken madde oranının yükseltilmesi)
Durumlarında uyuşturucu veya uyarıcı maddenin imal edilmiş sayılacağını kabul etmiştir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihadı uyarınca maddenin imal edildiği iddia edilen yerin çevresinden elde edilen alet ve malzemeler nazara alınarak sanıklar tarafından uyuşturucu madde imal edilip edilmediği hususunun bilirkişi aracılığıyla ayrıca saptanması gerekmektedir.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etme, ülkeye malın başka bir ülkeden sokulmasını ifade etmektedir. Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin Türkiye siyasi sınırları içine girmiş olması suçun oluşması bakımından yeterlidir. Suç konusu maddenin gümrük kapısından ya da gümrük kapısı dışındaki kara, deniz ve hava sınırlarının herhangi birinden ülkeye geçirilmesi bir önem taşımamaktadır.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde ihraç etme, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin yasa dışı yollardan Türkiye sınırları dışına götürülmesini ifade etmektedir. Uyuşturucu maddelerin ülke içinde bir bölgeden başka bir bölgeye aktarılması, TCK m. 188/3 kapsamında uyuşturucu veya uyarıcı maddenin nakledilmesi suçunu oluşturmaktadır.
Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satma, Satışa Arz Etme, Başkalarına Verme, Sevk Etme, Nakletme, Depolama, Satın Alma, Kabul Etme veya Bulundurma
TCK m. 188/3 uyarınca, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satışı, satışa arzı, başkalarına verilmesi, sevki, nakli, depolanması ya da kazanç amacıyla satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması ile suç oluşmaktadır. Fıkrada düzenlenen suçun oluşması için bu seçimlik hareketlerden herhangi birisinin yapılmış olması yeterlidir.
Satma, uyuşturucu veya uyarıcı maddenin bedel karşılığında bir başkasına devredilmesidir. Bu noktada “satıcı” maddi bir menfaat elde etmek maksadıyla uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi başka birine vermektedir. Satma suçunda madde miktarı önem taşımamakta kişisel kullanım sınırında uyuşturucu madde satılsa dahi satma suçu oluşacaktır.
Satışa arz etme, belli bir bedel karşılığında devredilmek üzere uyuşturucu maddenin hazırlanmasını, hazır bulundurulmasını ifade etmektedir. Satışa arz etme suçu, satma iradesinin dışa yansıtılmasıyla oluşur.
Başkalarına verme, Yargıtay kararlarına tedarik etme, temin etme ifadesiyle konu olmakla beraber, belli bedel karşılığı olmaksızın uyuşturucu maddenin bir başkasına verilmesi, satış niteliği olmaksızın uyuşturucu maddenin el değiştirmesini ifade etmektedir. Uygulamada büyük çelişki ve karmaşaya neden olan bu seçimlik hareketin, kapsamlı şekilde ele alınmasında fayda bulunmaktadır:
Kanunda uyuşturucu maddenin hiçbir ticari amaç gözetmeksizin, örneğin birlikte kullanım amacıyla bir başkasına verilmesine ilişkin bir düzenleme yer almaması ve madde metninde “ticari amaç” yahut benzeri hiçbir ibare yer almaması karşısında, uygulamada birlikte kullanım gibi ticari maksattan tamamen uzak amaçlarla uyuşturucunun üçüncü kişiye verilmesi halinde de TCK m. 188/3’ün uygulandığı görülmektedir.
Bu durum karşısında, herhangi bir yerden kullanım amacıyla temin ettiği az miktarda uyuşturucuyu birlikte kullanım maksadı ile üçüncü kişiye veren şahıs hakkında, uyuşturucu ticareti ile aynı yönde yaptırım uygulanması, kişinin on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmedilmesi söz konusu olmaktadır. Bu durum, modern ceza hukukunda hâkim suç ve cezanın orantılılığı ilkesine, ceza adaletine ve ilgili maddenin amacına aykırı sonuçlara neden olmakta, doktrinde eleştirilmektedir.
Bu noktada altı çizilmelidir ki konu ile ilgili olarak Yargıtay içtihadı da birbiriyle çelişmektedir. Yargıtay’ın birlikte kullanım amacı ile üçüncü kişiye verme fiilini TCK m. 191 (kullanma amacıyla uyuşturucu madde bulundurma) kapsamında değerlendirdiği kararları mevcuttur. Örneğin; Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 11.10.2013 tarihli, 2012/13522 E. ve 2013/8959 K. sayılı kararında,
“Sanık ile müştekinin aralarında arkadaşlık ilişkisinin bulunduğu, sanığın olay günü müşteki ile birlikte yanında getirmiş olduğu esrarlı sigarayı içtikleri, aynı sigarayı birlikte içmeleri nedeniyle temin etme kastının bulunmadığı gözetilmeden sanık hakkında ‘kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma’ yerine, ‘uyuşturucu madde ticareti yapma’ suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması”
bozma gerekçesi yapılmıştır. Ancak ikram etme, birlikte kullanım gibi durumların tartışıldığı bazı olaylarda Yargıtay, TCK m. 188/3 yönünden daha detaylı inceleme yapılması gerektiğine hükmetmektedir (Bkz. Yargıtay 20. CD. 2017/2935 E., 2017/7125 K., 19.12.2017). Bu doğrultuda Yargıtay’ın aksi kanaate vardığı kararları da mevcuttur.
Yargıtay içtihadındaki bu çelişkinin, ilk derece mahkemelerinde yürütülen yargılama neticelerine de yansıdığı, konu ile ilgili uygulamada istikrarın sağlanamadığı görülmektedir. Herhalde, “başkasına verme” seçimlik hareketinin, birlikte kullanım gibi, 765 sayılı TCK lafzı ile hiçbir şekilde “üçüncü kişiye devir” amacını haiz olmayan halleri kapsayacak şekilde yorumlanmasının, ilgili hükmün amacına açıkça ters düşen, genişletici bir yorum olup, bu yöndeki fiillerin TCK m. 191 kapsamında değerlendirilmesi gerek kanunun amacına, gerekse de suç ve cezada orantılılık ilkesine uygun olacaktır.
Sevk etme, uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanım dışında başka bir amaçla bir yerden başka bir yere götürülmesidir. Sevk etme fiilini nakil fiilinden ayıran husus, maddenin bizzat götürülmesi değil, bir başkası aracılığıyla gönderilmesidir.
Nakletme, suç konusu maddenin bir yerden başka bir yere taşınmasını ifade etmektedir. Sevkten farkı ise suç konusu maddenin fail tarafından bizzat taşınmasıdır.
Depolama, uyuşturucu maddenin bir yerde tutulmasını, saklanmasını ifade etmektedir. Ancak bu depolama ticari amaçlı değil, kullanım amaçlı ise bu husus TCK m. 191 kapsamında değerlendirilmelidir.
Satın alma, uyuşturucu maddenin kazanç maksadıyla belli bir bedel karşılığında devralınmasını ifade etmektedir. Uyuşturucu maddenin başka bir uyuşturucu madde ile değiştirilmesi durumunda da bu suç oluşacaktır. Dikkat edilmesi gereken nokta, satın alınan uyuşturucunun kişisel kullanım amacıyla değil, kazanç maksadıyla satın alınmasıdır.
Kabul etmek, uyuşturucu maddenin üzerinde kazanç amacıyla tasarrufta bulunma olacağı elde edilmesini ifade eder.
Bulundurmak ise uyuşturucu veya uyarıcı madde üzerinde tasarruf yetkisinin devam ettirilmesi anlamına gelir. Kişinin uyuşturucu maddeyi ticaret amacıyla bir süre uhdesinde tutması, maddeleri satmak için paketleyip bekletmesi bulundurma suçunu teşkil eder.
Uyuşturucu Ticareti Suçunda Cezayı Ağırlaştıran Haller
Aşağıda belirtilen hallerde, fail hakkında verilecek cezanın arttırılması söz konusudur:
· TCK m. 188/4-a’da uyuşturucu maddenin eroin, kokain, morfin veya bazmorfin olması, olması durumunda cezanın yarı oranında artırılması öngörülmüştür.
· TCK m. 188/5’da suçun üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte islenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında, suç işlemek için teşkil edilmiş̧ bir örgütün faaliyeti çerçevesinde islenmesi hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılacağı düzenlenmiştir. Belirtilmelidir ki suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde suç işlemek amacına yönelik örgüt kurmaktan, kurulmuş örgütü yönetmekten, bu örgüte üye olmaktan dolayı ayrıca cezaya hükmedilecektir.
· TCK m. 188/8’de suçun, tabip, diş̧ tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş̧ teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi halinde, verilecek cezanın yarı oranında artırılacağı öngörülmüştür.
· Uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması halinde ise cezanın on beş yıldan az olamayacağı düzenlenmiştir. Burada maddenin verilme veya satılma anında çocuğun yaşına göre göre bir değerlendirme yapılmaktadır.
· Suçun okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi durumunda da cezanın yarı oranında artırılacağı düzenlenmiştir.
Uyuşturucu Ticareti Suçunda Cezayı Hafifleten Hal
TCK m. 188/6 uyarınca, üretimi resmî makamların iznine veya satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran her türlü maddenin, ilgili madde kapsamına girdiği belirtilmiş, ancak söz konusu maddeler yönünden verilecek cezanın yarısına kadar indirilebileceği düzenlenmiştir.
Bu noktada suça konu maddenin resmî makamların iznine bağlı olup olmadığı, yine satışının yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olup olmadığı yetkili mercilerce tespit edilecektir. Uyuşturucu maddenin etken maddesi doğuran madde olup olmadığı Adli Tıp Kurumunca tespit edilecek ve yapılan araştırma neticesinde ortaya çıkan sonuca göre cezadan indirim yapılacaktır.
Kullanmak Amacıyla Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Alma, Kabul Etme veya Bulundurma Suçunun Uyuşturucu Ticareti Suçlarından Ayırt Edilmesi
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılması TCK m. 191/1’de suç olarak düzenlenmiştir. Uyuşturucu/uyarıcı maddenin satın alınmasının, kabul edilmesinin yahut bulundurulmasının ticari amaçlı gerçekleştirilmesi ile kullanım amaçlı gerçekleştirilmesi halinde uygulanacak yaptırımlar arasında büyük fark bulunmaktadır. Bu çerçevede TCK’nın ilgili hükümlerinin uygulanmasında en önemli hususlardan biri, ticari ile kullanım amaçlı satın alma, kabul etme ve bulundurma fiillerinin birbirinden ayrılması, failin maddeyi bulundurma amacının nasıl tespit edileceğinin belirlenmesidir.
Kullanma amacının belirlenmesinde dikkate alınması gereken ve Yargıtay kararlarında da belirlenmiş bazı kriterler vardır (YCGK 2017/9-378 E., 2018/618 K. T. 06.12.2018):
· Failin bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkasına satma, devir veya tedarik etmek hususunda herhangi bir davranış içine girip girmediği;
· Uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer ve bulunduruluş biçimi: Uyuşturucunun ev veya iş yerine uzakta, çıkarılıp alınması güç ve zaman gerektiren depo, mağara, samanlık gibi bir yere gizlemesi kullanma dışında bir amaçla bulundurulduğunu gösterebilir. Yine, uyuşturucunun çok sayıda özenli olarak hazırlanmış küçük paketçikler halinde olması, her paketçiğin içine hassas biçimde yapılan tartım sonucu aynı miktarda uyuşturucu madde konulmuş olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yerde veya yakınında, hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin bulunması, kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli bir belirtidir;
· Bulundurulan uyuşturucu maddenin çeşit ve miktarı:. Uyuşturucu madde kullanan kimse genelde bir ya da benzer etki gösteren iki değişik uyuşturucu maddeyi bulundurur. Bu nedenle değişik nitelikte ve farklı etkileri olan eroin, kokain, esrar ve amfetamin içeren tabletleri birlikte bulunduran kişinin bunları satmak amacıyla bulundurduğu kabul edilebilir. Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı ile uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişiklik göstermektedir.
Görüleceği üzere, madde miktarı ticaret veya kullanım kastını belirlemede tek ölçüt değildir. Bu sebeple, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacına yönelik olarak miktar ölçütü dışında somut olayın özelliklerine göre de değerlendirme yapılmalıdır. Ancak özellikle çok sayıda paketçiğin ele geçirilmesi gibi durumlarda, ortamda hassas terazi, ambalaj malzemesi gibi bulgular yoksa ele geçirilen madde miktarı daha dikkatli incelenmektedir.
Suç kastının belirlenmesi hususunda, bulundurulan her bir uyuşturucu veya uyarıcı maddeye ilişkin şahsi kullanım miktarını net rakamlarla belirlemek mümkün değildir. Örneğin Yargıtay tarafından esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri kabul edilmiştir. (YCGK 2017/9-378 E., 2018/618 K., T. 6.12.2018) Eroin, kokain gibi maddelerin ise tüketiminin her kullanımda genelde bir gramın altındaki miktarlarda gerçekleştiği Yargıtay içtihadı ile kabul edilmektedir. Bu kabulde sert uyuşturucular olarak tanınan bu maddelerin insan vücuduna etkileri göz önüne alınmaktadır. Bu sebeple bu maddelere ilişkin nitelendirmede esrar maddesinde olduğu gibi bir rakam belirlenmesi yolu genellikle izlenmemektedir. Yargıtay eroin, kokain vb. maddelerin piyasa fiyatlarının yüksekliğini, her durumda temin edilmelerinin esrar kadar kolay olmadığını; failin yaşadığı yer ve maddeye ulaşma imkânı, gelir durumu ve maddeyi saklama biçimi gibi hususları göz önüne alınarak 3-4 gram ve üstündeki maddelerde uyuşturucu madde ticareti kastıyla hareket edildiğini kabul etme eğilimindedir (Bkz. Yargıtay 10. CD 2009/84 E. 2014/140 K., 09.01.2014 T.).
Burada önemli olan husus, tüm kriterlerin birlikte değerlendirilmesi, somut olayın özellikleri çerçevesinde yapılacak bütünsel bir değerlendirme ile sonuca ulaşılmasıdır. Dolayısıyla yapılacak etraflı değerlendirme neticesinde, ancak hukuka uygun şekilde elde edilmiş, her türlü şüpheden uzak, kesin delillerle uyuşturucu madde ticareti yapıldığı gösterilebiliyorsa kişinin mahkumiyetine karar verilebileceği kabul edilmelidir.
Uyuşturucu Ticareti Suçlarında Etkin Pişmanlık
Kanun koyucu, iştirak halinde yahut örgüt faaliyeti kapsamında işlenen uyuşturucu ticareti suçlarında tüm faillerin tespiti ve cezalandırılabilmesi suretiyle kamu düzeninin etkin tesisini sağlamak amacıyla, birtakım etkin pişmanlık halleri düzenlemiştir. TCK m. 192 ile düzenlenen bu özel etkin pişmanlık hali, uyuşturucu ticareti suçları yönünden ceza verilmesini engelleyen yahut verilecek cezanın azaltılmasını sağlamaktadır. Buna göre:
· Suça iştirak etmiş olan kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse ve verilen bilgi suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlar ise kişi hakkında cezaya hükmolunmayacaktır.
· Suç resmi makamlarca haber alındıktan sonra ise, gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadar indirilecektir.
Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçunda Dava Zamanaşımı ve Görevli Mahkeme
TCK m. 66 ile gösterildiği üzere uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarının her biri için dava zaman aşımı 20 yıldır. Kanunda yazılı hallerin oluşması durumunda belirtilen süre en fazla yarısı kadar, toplamda 30 yıla kadar uzayabilir. Süreyi dürdürecek veya kesecek hallerin ortaya çıkmadığı durumlarda kamu davası, anılan sürelerin geçmesi ile düşecek, artık fail aleyhinde bir hüküm verilemeyecektir. Bu sürenin hesaplanmasında uzman bir hukukçudan yardım alınmasında yarar vardır.
TCK m. 188 ile düzenlenen suçlarda görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemeleridir.
Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçunda İnfaz
TCK m. 188 ile düzenlenen suçlar, toplum sağlığı ve kamu düzeni üzerinde ciddi tehdit oluşturduğu kabul edildiğinden ceza muhakemesi hukuku ile infaz hukukunda birtakım ayrık neticelere bağlanmıştır.
Cezaların infazını düzenleyen 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun (“CGTİK”) ile infaza ilişkin diğer mevzuat hükümlerinde TCK m. 188 uyarınca mahkumiyetine karar veren hükümlülerin durumu ayrıca düzenlenmiştir. Kamuoyunda “infaz paketi” olarak anılan ve sıklıkla tartışma konusu olan yeni infaz rejimi düzenlemelerinde de bu suçun hükümlüleri hakkında koşullu salıverilme süresi, açık cezaevine ayrılma vb. hususlarda istisnai düzenlemeler öngörülmektedir. Bu sebeplerle TCK m. 188 ile düzenlenen suçların infaz sürecinin titizlikle takip edilmesi, infaz başvurularının yapılmasında güncel mevzuatın gözetilmesi gerekir.
Yorum yaz